
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE REKLAM VE DEĞİŞİMİ
Bir ürünün ya da hizmetin tanıtılıp, hedef kitle tarafından benimsetilmesi için çeşitli mecralara (radyo, televizyon, gazete, vb.) belli bir ücret ödenerek tanıtma faaliyeti yapma anlamına gelen reklam kavramının ortaya çıkışı tarihsel açıdan insanların alışveriş yapmaya başladıkları dönemlere kadar uzanmaktadır.
Geçmişte tellalların ürün veya hizmet hakkında bağırarak bilgiler vermesi şeklinde yapılan reklamcılık faaliyetleri günümüzde oldukça farklı bir hal almıştır. Özellikle iletişim ve uydu teknolojilerinde yaşanılan gelişmeler, reklamların ve reklamcılığın değişmesine yol açmıştır. İlk çıktığı dönemde sadece ürünleri halka duyurmak için yapılan reklam ve reklamcılık faaliyetleri günümüzde imaj yaratmak, topluma ürün hakkında bilgi vermek ve ürünün kullanılmasıyla doğacak yararları halka anlatmak için yapılmaktadır (Elden, 2016).
Günümüzde birden fazla yol ile ürünü ya da hizmeti halka anlatıp benimsetmek mümkündür. Reklamcılığın ilk dönemlerinde tellallar ile yapılan reklamcılık faaliyetleri şu an afiş, gazete, dergi, radyo, televizyon vb. aracılığıyla geleneksel olarak adlandırılan medyada yapılmaktadır. Bütün bu mecraların yanında reklamcılık gelişen uydu ve internet teknolojileri neticesinde ortaya çıkan dijital medyada da yapılmaya başlanmıştır. Yapılan araştırmalar dijital medyaya günden güne geçiş olduğunu gözler önüne sermektedir. Öyle ki dünyada dijital medya yatırımlarının toplam medya yatırımları içerisindeki payı %60’a yaklaşmaktadır. İlaveten 2021 yılında, Dünya genelinde %15,7 büyüdüğü tahmin edilen toplam medya yatırımlarının %59’u dijital mecralara yapılırken, dijital büyüme payını ağırlıklı olarak yazılı basın ve TV’den almaktadır. Ülkemizde de benzer durum söz konusu olup, dijital medya yatırımlarının geleneksel medya yatırımlarına oranı ise 2,09’dur.
Fuchs (2018) da bu konuda benzer bir yaklaşım sergileyerek geleneksel reklam mecralarının etkisinin ve bunlara yapılan yatırımların giderek düştüğünü belirtmektedir. Bu kapsamda yapılan çalışma reklamın tarihsel akış içerisinde hangi aşamalardan geçtiğini, hangi ortamlarda ve ne şekilde icra edildiğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda reklamın değişimini daha iyi anlayabilmek adına yapılan araştırma vaka analizi ile desteklenmiş olup, Ülker markası üzerinden reklamın dijitalleşmesini ortaya koymayı hedeflemektedir. Araştırmada ilk olarak konu ile ilgili literatür kapsamlı bir şekilde incelenerek dijitale geçiş teorik olarak açıklanmıştır. Akabinde ise bu geçiş Ülker markası üzerinden vaka analizi ile gözler önüne serilmiştir. Sağlık Simetrik İletişim Araştırmaları Dergisi
Kavramsal Açıdan Reklama Bir Bakış Tarih içerisinde pek çok kişi tarafından farklı tanımlara maruz kalan reklam kavramı Fransızca kökenli bir kelime olup, en temel anlamıyla bir ürünü ya da hizmeti tanıtıp, hedef kitleye sevdirme işidir. Türk Dil Kurumu tarafından da benzer şekilde tanımlanmış ve bir şeyi halka tanıtmak, beğendirmek ve böylelikle sürümünü sağlamak için denenen her türlü yol olarak açıklanmıştır. Başka bir tanımda ise reklamın aracılık yönüne vurgu yapılarak vaat taşıyan satıcılık aracı olarak nitelendirilmiştir.
Farklı bir tanımda reklam, bir iletişim aracı olarak değerlendirilmiş ve kitlelerle iletişim kurabilmek için yapılan faaliyetler olarak ifade edilmiştir. Yıldız’da benzer bir tanım yaparak reklamı çağımızdaki iletişim kurma araçlarından bir tanesi olarak tanımlamış ve kurumların arzuladığı ölçüde insanlara yön vererek ürünün satın alınmasını artıran bir araç olarak değerlendirmiştir. Erinmez ise reklamın tarihine vurgu yaparak insanların üretime başladığı anda ortaya çıkıp en temel manada bir ürünü tanıtıp, satın alınmasını sağlayan faaliyetler bütünü olarak tanımlamıştır.
Günümüzde ürün çeşitliliğinin artması sebebiyle markayı tüketicinin zihninde tutabilmek için reklamlar son derece önemlidir. Tüketiciler her ne kadar reklamların kendileri üzerinde etkisinin kısıtlı olduğunu iddia etse de yapılan araştırmalar bunun tam tersi yönündedir. Ancak reklamın tüketiciye etkileme olasılığı ürün ile tüketici arasındaki ilişki ile doğru orantılı olduğu da unutulmaması gereken bir gerçektir. Ürün ile herhangi bir ilişkisi olmayan tüketici reklam ne kadar iyi olursa olsun ürüne mesafeli yaklaşmaktadır. İlaveten reklamlar belirli bir eşiğe ulaştığında, reklam ne kadar iyi olursa olsun tüketici tarafından olumsuz görülmeye başlanmaktadır. Dolayısıyla reklamın yayın eşiği iyi belirlenmelidir.